Defibrilatör kullanımı değil.
Tersini düşünüyorsanız televizyonda fazla tıp dramı izlemişsiniz demektir. Elektrik sadece kalp atışları düzensizse kullanılır. Kalp tamamen durduğunda tekrar çalıştırmak için damar içine düzenli olarak adrenalin veya başka ilaçlar enjekte edilir. Böyle hastaların hayata dönme ihtimali ellide birden düşüktür.
Düzensiz kalp ritmi iki şekilde ortaya çıkar; (1) kalbin hızlı atması – ventriküler taşikardi(Yunanca hızlı anlamına gelen tachys ve kalp anlamına gelen kardia sözcüklerinden türer) ya da (2) kalp kasılmaları – vintriküler fibrilasyon (Latince lif anlamına gelen fibrilla‘dan türer, çünkü kalp seğiren kas liflerinden oluşur). Bu iki durum da genellikle kalp kasına giden kan miktarının yetersizliğinden kaynaklanan kalp krizinin sonucudur. Beyne giden kan miktarı hastada bilinç kaybına ve solunumun durmasına yol açacak kadar düzensiz bir hal almış ise, kalp krizi kalbin durmasına yol açmış demektir ve acil tıbbi müdahale yapılması gerekir. Beyin hasarı, kan dolaşımı durduktan dört dakika sonra başlar.
Kalbi ritmini yakalaması için uyarmak üzere kullanılan defibrilatör işte bu aşamada kullanılır. Krizin başlangıcından itibaren iç ila beş dakika içinde yapılan müdahalelerde kalp atışlarının düzelme şansı yüzde 74, hastanın hayatta kalma ihtimali ise üçte birdir. 2007′de İngiliz Sağlık Hizmetleri, havaalanlarına, demiryolu istasyonlarına ve alışveriş merkezlerine konulan 681 adet defibrilatörün 117 hayat kurtardığını duyurdu.
Defibrilatör ilk olarak 1947′de, Ohio’lu cerrah Claude Beck’in gözetiminde kullanıldı. Ani kalp durması Batı dünyasında en sık görülen ölüm sebebidir: Birleşik Krallık’ta her yıl 70.000′den fazla kişi bu sebepten hayatını kaybetmektedir.
Defibrilatöre erişimin olmadığı durumlarda hayatta kalma şansı epey azalarak yaklaşık 25′te 1′e düşer. Yine de defibrilatör bulunana kadar elle uygulanan hayata döndürme yöntemleri sayesinde hastanın kan dolaşımının devam ettirilmesi sağlanarak birçok hayat kurtarılmaktadır. Bu, kalbe kan pompalanması için hastanın göğsüne ritmik hareketler ile baskı uygulayarak yapılır (artık suni teneffüsün daha etkisiz olduğu kabul edilmektedir). Hareketin düzenli yapılması önemlidir. İlk yardımcılara yıllarca hareketi uygularken “Nelly the Elephant” şarkısını söylemeleri gerektiği öğretildi. Ama artık hareketin daha hızlı yapılması tavsiye edildiğinden, Bee Gees’in dakikada 103 vuruşluk “Stayin’ Alive” şarkısı tercih ediliyor.
Hayata döndürme yöntemleri öğretilirken kullanılan cansız mankenin (Rescue Annie olarak bilinir) yüzü, 1900′da Sen Nehri’nden çıkarılan, kimliği belirlenemeyen, intihar etmiş genç kıza aittir. Kızın güzelliğinden etkilenen morgun pataloji uzmanı yüzünün alçısını çıkardı. Bu trajik öykü kızı yazar, sanatçı ve fotoğrafçılar için moda ikonu yaptı.
Peter Safar ve Asmund Laerdal, 1958′de Rescue Annie’yi tasarladıklarında onun tüm zamanların en çok öpülen kadını olacağını bilmiyorlardı.
0 yorum